iletişim
     Gezlevi Tarihi ve Coğrafyası
     Aşık Ömer
     Oğuzname ve Gezlevi'de Bu gün Kullanılan Atasözleri
     M Yanar Hikayeleri
     DEVRENT--- Taih Olacak Tarihi DuvarYeni sayfanın başlığı
     Gezlevi'de Kullanılan Farklı Kelimeler
     Mevlüt Yanar Şiirleri
     Sağlık-Beslenme Sayfası
     Büyük Şairlerden
     Molla Mustafa,Sadrettin Kütükçü,Helim Mehmet,S.Kılınçer
     Nüfus
     iki İdam İki Şehit
     Gezlevi İçin Gerekli
     Bağcılık
     SEÇİM-MAHALLİ İDARELER
     Mantarlar
     KİRAZ HAK: HERŞEY
     Aladağ-Yerköprü
     Toktamış ATEŞ
     sosyal devlet
     Nürnberg'i Hatırladım
     coğrafya soruları
     Gezlevi'de Eski Ramazanlar
     fakılar-holuslar
     Denizden Yaylalara
     KOP ve Karayolu Yatırımlarında Durum
     M.Kemal Kronolojisi
     Kürt Meselesine Newsweek Yaklaşımı
     Zorunlu Askerlik
     Kahramanlar-Kitap
     M. Kemal, Milli Mücadele’ye niye daha geç katılıyor?
     Anasayfa Aktarmaları
     Almanca Cevaplar
     inşaat davaları
     Mahkeme Dilekçe Örnekleri
     Mehmet Acar-Yatırımlar
     Kınalıade Ali
     HZ İSA nın Vefatı
     Kamulaştırma Kanunu
     KURU KİRAZ
     yörük
     Yörük 2
     yörük 3
     yörük 4
     Yörük İskanı
     gezlevi tarihine ilave
     Hadim Meteorolojik Verileri
     19 Mayıs ABD Askeri
     Ermeni katliamı
     Milletvekili Maaş Kıyaslaması
     bel kayması
     Saanen Keçileri
     Irbık Ülüğü hikaye
     Anasayfa Aktarması mart 2012
     anasayfa Aktarma mart 2012
     astım
     M. Kemalin 24 Nisan Meclis açış konuşması
     Aydınlı Aşireti Özelliklerinden
     SULAMA PROJESİ
     Thresi-Yasemin
     sarıçavuş
     Kalorifer
     Eğri Göl-Hasan SayındanYeni sayfanın başlığı
     Molla Mustafa
     Vefat Şiirleri
     Orhan Deresi
     19 0cak anasayfa aktarması 2015
     ilgili siteler
     Her Yönüyle Korualan---Bilal Erdek
     Anasayfa aktarmaları haziran 2016
     Dilekçe örneği
     vazgeçme
     temmuz 2016 anasayfası
     FRANSIZCA..ÇALIŞMALARIM
     Rusça Çalışmaları...Ya izuçayu russki yazık
     Bozkır Barajı...Gökdere
     İnsani Gelişme Endeksine ...ülkeler
     Gezlevi'li Ali Efe.... Yüzbaşılardan
     5.6.2017 Anasayfa akatarması
     Anket Yapalım
     Link listesi
     Sayaç
     kafka
     mustafa özlem
     ıinsani gelişme basamakları
     ŞİİR ÇALIŞMALARI
     HADİMİ
     yeni şiirler
     Yeni sayfanın başlığı
     rasül
     işte...
     Suriyeliler ve Suriye
     GEZLEVİ KURULUŞU İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELERİM
     Gezlevi Yemek Kültürü.

Kaynak gösterilmeden siteden alıntı yapılamaz.


KULYANAR - Aşık Ömer



AŞIK ÖMER GEZLEVİLİDİR

Aydınlı Aşiretine mensup Aşık Ömer, bu gün yani 2007 yılı durumuna göre Konya İli Hadim İlçesi,Gezlevi Beldesi doğumludur. Aydın ili ifadesi Aydınlı aşiretinin yaşadığı Toros yamaç ve yaylalarıdır. Aşık Ömer zamanında bu günkü Aydın şehri Güzelcehisar olarak adlandırılmaktaydı.Ayrıca Aydın ili diye bir siyasi yapılanma yoktu.

Sosyolojik anlamda ki Aydın ili ise tekraren ifade edeyim,Aydınlı Türkmenlerinin yerleştiği konup göçtüğü yerlerdir.

AŞIK ÖMER

Gezlevi’lidir Aşık Ömer. Ondan sonra gelen aşıklarca pir kabul edilmiştir.Hece ölçülü olsun divan edebiyatı ölçülerinde olsun şiirlerinde üstün başarı göstermiştir.Şiirlerinden üç örnek verelim.

KOŞMA

Dedim dilber yanakların kızarmış

Dedi, çiçek taktım gül yarasıdır.

Dedim, tane tane olmuş benlerin

Dedi, zülfüm değdi, tel yarasıdır.

 

Dedim, dilber sana yazıldı kanım

Dedi, neler dersin benim sultanım?

Dedim, kimler sarmış ince miyânın

Dedi, kendim sardım kol yarasıdır

 

Dedim, bu Ömer’in aklını aldın

Dedi, sevdiğine pişman mı oldun?

Dedim, dilber neden sararıp soldun

Dedi, çektiklerim dil yarasıdır.

İSTANBUL DESTA

Coşkun sular gibi çağladım aktım

Bülbül gibi ah u efganımız var

Şadırvan altların seyrine baktım

Ahırkapusu’nda seyrânımız var

 

Ben seni severim evvel ezeli

Takınmış başına fıstık kazeli

Sereserpe Yenikapı güzeli

Lângakapısı’nda yârânımız var.

 

 

Cibali’de içtim aşkın dolusun

Baştanbaşa seyreyledim yalısın

Tüfekçiler zapteylemiş delisin

Unkapanı gibi mizânımız var

 

 

 

Balıkçılar şikarına dolaşır

Müşteriyi aldatmağa uğraşır

Gümrükte de didebanlar savaşır

Üsküdar’dan gelir kervânımız var

 

Semai

Şu karşıdan gelen dilber

Gelir amma neden sonra

Bir selama kail oldum

Verir amma neden sonra

 

 

 

Bahçede açılan güller

Dalında öten bülbüller

Bize tan eyleyen dilber

Çürür amma neden sonra

 

 

 

Gördüm yarimin yüzünü

Öptüm dostumun gözünü

Aradım buldum izini

Buldum amma neden sonra

 

 

 

Kolumdan uçurdum bazı

Yeter ettin bana nazı

Aşık Ömer’in niyazı

Geçer amma neden sonra

 

Osmanlı ülkelerinden Balkanlar ve Anadolu’yu adım adım dolaştığı ordu ile seferlere katıldığı bilinmektedir.Bir şiirinde “Vatan-ı aslimiz Aydın ilidir

Tehi sanman Ömer Gezlevi’lidir” demesinden hareketle Aydın’lılar ve Kırım Gözleve’liler de Aşık Ömer’i sahiplenmişlerdir.Şiirlerinden örneklerde görüldüğü gibi Kırım Türkçesini (Tatarca)  çağrıştıracak en ufak bir iz bulunmamaktadır.Kırımlı olsaydı şiirlerinde bu şivenin özelliklerini görebilmemiz gerekirdi.Aydın’lı olmasına gelince Aşık Ömer Aydın Türkmen grubuna dahil (Aşireti)  dir.Ancak Aydın Türkmenleri Orta ve Batı Toroslar üzerine yayılmış çok geniş bir coğrafyada yaşamışlar dır. Gezlevi,Gündoğmuş,Alanya civarları da bu Türkmenlerin yoğunlaştığı topraklardır. Bugünkü Aydın şehri Germiyanoğulları komutanlarından Aydın Bey’in adını taşımaktadır.Dolaylı olarak o da Aydın aşiretinden olabilir ancak Ömer Gezlevi’lidir cümlesi Aydın ili (Aydın aşiretinin yaşadığı her yer)  Gezlevi beldesi aşık Ömer’in kesinlikle doğduğu yerdir.Rahmetli Mahmut Yanar’a konuyu sorduğumda; ” Aşık Ömer bizim köylüymüş oğlum, Helimlerin evinin orada evleri varmış.Bir ana bir oğulmuş.Sonra Ömer gurbete gitmiş.Mezarı Antalya Finike’deymiş.” Demişti.Eğitmen Ramazan Sakarya ise bu konuda orijinal bir bilgiye sahip olmadığını İvriz köy enstitüsünde çocukların Aşık Ömer Hadim Gezlevilidir bilgisine ulaştıklarını ve o sayfayı koparıp köye getirdiklerini söylemişti. Üzülerek belirtmeliyiz ki köyde, Aşık Ömer 17.YY. saz şairi olmasından yani çok eski bir geçmişi olmasından dolayı yeterince hatırlanmamaktadır. Ayrıca yakın yıllarda köyde saz çalanların horlanması saz çalanlara abdal gözüyle bakılması da bu unutmayı hızlandırmıştır.

İslam Ansiklopedisi (Diyanet yayınları cilt 4) ,Türk Edebiyatı (Ahmet Kabaklı cilt 2)  ve Saadettin Nüzhet Ergun nun Aşık Ömer Divanı,Şükrü Elçin in Aşık Ömer adlı kitabları ve Halk anlatışlarından yararlanılmıştır.

 

Gezlevi Aydınlı Türk Grubunun Güzlesidir...   Güzle evi--GEZLEVİ

PROF.A.ÇAY'A  GÖRE AYDINLI GRUBU KARAKEÇİLİLERİN BİR KOLUDUR.

 

Aşık Ömer'le ilgili tezimde Aşık Ömerin Gezlevili olduğunu açıklarken,Aydın İli denen yurdun,bu gün kü Aydın İli olmadığını,Aydınlı Türk grubunun yaşadığı Toroslar olduğunu iddia etmiştim.

Bu iddiamın doğruluğuna dair bazı delilleri aşağıda sunuyorum.

 

P.Alford Andrews tarafından yazılan Mustafa Küpüşoğlu tarafından çevrilen 320 sayfalı,Ant yayınları-Aralık 1992 de yayımlanan Türkiye'de etnik gruplar kitabına göre;

 

Aydınlı ismi bir yörük grubunun adıdır.Toros Dağları boyunca Maraş'a kadar olan bölgede yaşamaktadırlar.Sünni müslüman ve hanefi mezhebine mensupturlar. İçlerinde Alevi müslüman  gruplara da rastlanmaktadır.

-----------------------------------

 

Başka ve dağınık kaynaklardan elde ettiğim verilere göre ise Aydınlılar 1691-1694 yılları arasında Akdeniz Bölgesi,Orta ve Batı Anadoluya zorunlu iskana tabi tutulmuşlardır. Bu zorunlu iskan politikası 1934 yılına kadar sürmüş,bu süre zarfında Aydınlılar; Antalya,Alanya,Aydın,Manavgat,İsparta,Muğla,Maraş,Antep,Hatay,Adana ve Mersin civarlarına yerleştirilmişlerdir.

 

Önceki ve bu bilgiler doğrultusunda düşünüldüğünde GEZLEVİ Aydınlı Türklerinin bir obasıdır,güzlesidir. İskan edildikleri bir yurt köşesidir.

BU ARADA GEZLEVİ'DE ÇOK KULLANILAN AYDIN'A GİTMEK VE AYDINCI GİTMEK DEYİMLERİNİ BEN ŞÖYLE ANLIYORUM;

Aydına gitmek; Köy dışına uzaklara çalışmaya gitmek... Aydınlı Türklerinden bir grup Gezleviyi önce güzle sonra kışlak olarak kullanmaya başlayınca,ekonomik darlıklara uğradıkça kazanmak için uzaklara çalışmaya gitmekte,ama nereye? Diğer aydınlı Türklerinin yerleştiği iş bulabileceği,dost bulabileceği,akraba bulabileceği her yere...Antalya-Alanya sahil hattına,Denizli - Güzelcehisar (AYDIN) -İzmir hattına,Bursa-Adapazarı-İstanbul hattına...Düşününüz insan gurbete çıkarken  tabii ki önce kendi ile aynı kültürü paylaşan, insanların yanına hele hele kan bağı da varsa mutlaka o insanların yanına gider.Giderken de söyler köyde kalanlara Aydına gideceğim.Yani emmilerin dayıların,amcazadelerin dayızadelerin yanına...

 

Aydıncı gitmek; Karı koca tartışmaları ve geçimsizliklerinde kadının geçici olarak baba veya akraba evlerine gitmesi...

Bu tanım nasılda kendiliğinden tarihi süreci de açıklayıverdi.Gezlevi'de kalan Aydınlı Türklerinden alınan gelinler veya köy içinde evlenenler kocalarından biraz daha uzun süre ayrı kalmak istediklerinde mutlaka emmi,dayı,dede,nine yanına sığınacaktır.Yani Gezlevi Aydınlılarından yakınlardaki veya uzaklardaki diğer aydınlı akrabalarına sığınacaktır. 

 

Bu terimlerin kullanıldığı yerleşim yerleri de kesinlikle akrabamızdırlar.Yani onların geçmişi de Aydınlı etnik grubuna dayanır.

 

Mevlüt Yanar Araştırmacı...

Coğ.Öğretmeni.

 

 

Aydınlı Türkleri

 

 

 

 

 

Bu günkü Aydın ili dışında yaşıyan Aydınlı aşireti ile ilgili bir diğer bilgi aşağıdadır.Türkiyenin etnik yapısını araştıran yazar Ali Tayyip Önder'in kitabından..

Türkiye'de yaşayan etnik gruplar

Türkiye birçok etnik grubu barındıran bir ülkedir. Ulus-devlet anlayışı nedeniyle nüfus sayımlarında etnik köken sayımı yapılmadığı için bir etnik kökenin nüfusunun ne kadar olduğu tespiti tam olarak yapılamamaktadır. Bazı kişiler ve gruplar bu tahmini yapsalar da genelde objektif kalmayı başaramamaktadırlar.

Türkiye'de yaşayan etnik gruplar şu şekilde sınıflandırılıabilir:

Türk: Avşar, Yörük, Manav, Türkmen, Tahtacı, Tatar, Nogay, Pomak, Kırgız, Karapapak, Terekeme, Gacal, Azeri, Özbek, Harzem, Çepni, Oğuz, Kırımçak, Karaçay, Balkar, Kazak, Kumuk, Karakalpak, Uygur, Ahıska, Muhacır, Gagavuz, Salurlu, Yerli, Pallık, Dadaş, Gakkoş, Efe, Abdal, Aydınlı, Aşiret, Sıraç, Nalcı, Çaylak, Teber, Beydili, Barak, Şirvan, Karabağlı, Şaman, Torbeş, Oratakçı, Amuca, Bedrettinli, Karamanlı, Patriot, Kırım Tatarı, Yakut, Hazar, Karakeçili, Sarıkeçili, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Torlak, Kasap, Kıvırcık, Peçenek, Kıpçak, Göçmen, Çıtak, Eybek, Zeybek, Sancaklı, Dobrucalı, Afgan Türkü.

 

 




Aşık Ömer Döneminde Gezlevi Çevresinde Siyasal Durum.

Aşık Ömer'in yaşadığı  yıllara  17. Yüzyılın ikinci yarısı  siyasi olaylarına bir göz atacağız. Yani  1650- 1700 yılları arasında  Osmanlı ülkesinin  Konya- İsparta –Karaman- Ermenek dörtgeni
içinde kalan Gezlevi çevresinde neler yaşandı özetleyeceğiz.

(Aşık Ömer  1619-20 lerde doğdu,1707 de öldü .)

 1620  den itibaren şu padişahlar ülkeyi yönetmektedir. II. Osman (Genç Osman),  IV.Murat, I. İbrahim (Deli diye anılır.).... 1648 Yılında İbrahim tahttan indirilerek yerine  IV. Mehmet padişah yapılır. 1687 yılında II. Süleyman sonra II. Ahmed ve II. Mustafa  III. Ahmed padişah olur. Ancak 1655 lere kadar İpler saray ağalarının  ve valide sultanlardan Kösem Sultan’ın elindedir. IV. Murat döneminde  nizam sağlanmış olmasına rağmen  İbrahim dönemi ve oğlu IV. Mehmet’in  ilk yıllarında  da ülkenin birçok yeri gibi Gezlevi çevresi de  eşkiyalık,huzursuzluk ve zulüm içersindedir. Nedenleri genellikle sarayın kötü yönetiminden kaynaklanmaktadır. Öyleki birçok devlet  görevi parayla alınıp satılmakta,kadılar,mültezimler,sancak beyleri  rüşvetle  işbaşına getirilmekte, daha çok rüşvet veren  olunca da  aynı görev yeni kişiye devredilmektedir.   atanan verdiği rüşveti çıkartmak için halka zulüm etmekte vergileri kat kat artırmakta,üretimi geriletmekte halkı  çift bozanlığa ve eşkiyalığa sürüklemektedir. Yine  rüşvet vererek atandığı görevden alınan  komutan veya diğer görevliler  devlete asi olup huzursuz olan halkı  yanına toplayıp  devlete kafa tutmakta ve  ülkenin  huzurunu tamamen bozmaktadır. 17. Yüzyılda  Konya ve İsparta  bölgelerinde  Katırcıoğlu, Haydaroğlu ve sair celaliler  zaman zaman üzerlerine gönderilen hükümet güçlerini yenerek  yöreyi yaşanması zor  alanlardan eylemişlerdir.

Bu huzrsuzluk devam ederken  Kösem Sultan öldürülmüş, Padişah yaşı küçük olmasına rağmen  bazı değerli devlet adamlarının  önermesiyle Köprülü Mehmet Paşa’yı  vezir-i azamlığa yani başbakanlığa atayarak  ülkede geçici de olsa bir huzur dönemi kurulmasını sağlamıştır. Köprülü  şiddet de kullanarak  ülkede ve Gezlevi yöresinde  sükuneti sağlamayı başarmıştır.  Halkın silahları toplatılmış keklikler ötüşünce  “ Öt bakalım gidinin kekliği  arkanda paşalar var,öt bakalım öt.”  sözlerinin duyulduğu tarih kitaplarına geçmiştir.

Köprülü Mehmet Paşa ölünce yerine başbakanlığa Köprülü Fazıl Ahmet Paşa atanmış, bu Köprülü zamanında da ülke iyi yönetilmiştir. Yalnız 1672 yılında  Beğşehri, Bozkır ve Aladağ’da  huzrsuzluk yine nüksetmiş  ve Divan-ı Hümayun kararıyla  içinde Gezlevililerin de bulunduğu  halk Kıbrıs adasına sürgüne gönderilmiştir. Hatta bir grup sürgün  kendilerini götüren geminin kaptanını öldürerek  tekrar Anadoluya dönmüşler ve yakalanmamak için  Afyon  Kütahya taraflarına kaçmışlardır.

Acaba Aşık Ömer niye Gezlevi’ye dönmemiş sorusunun cevabu budur işte.  Celali eşkiyasının kol gezdiği bir zamanda devletçe  sürgüne tabi tutulmuş bir diyara gelmek  sürgünü ve cezayı göze almak değil midir?

Aşık Ömer  Osmanlı devletinin huzursuz bir dönemini idrak etse bile Devlet hala dünyanın en büyük devleti durumundadır. Fakat fikir ve ifade hürriyetinin  sıkıntılı olduğu dönemlerde kelleyi koltuğa almadan  yaşanan sosyal siyasi ve ekonomik olayları şiire konu etmek  mümkün değildir. Aşık Ömer’de  iktidarı kızdıracak yaklaşımlardan uzak durmuş,divan edebiyatı geleneğinin gerektirdiği şekilde sevgilinin kakülleriyle servi boyuyla ebrularıyla lebleriyle şiirlerini ve ömrünü doldurmuştur. Öyleki Osmanlı’nın  perişan olduğu  II. Viyana kuşatması ve bozgunundan tek cümleyle bile bahsettiğini gösterir bir  şiir kırıntısına rastlamış değiliz. Karlofça antlaşması gibi Osmanlı Devletinin  çok büyük oranda toprak kaybettiği  antlaşmayla ilgili tek mısra yok. Sadece iktidarın ve padişahın hoşuna gidecek şekilde küçük başarıları abartan birkaç şiire rastlamaktayız.

Köprülü Fazıl Ahmet Paşanın  ölümü ve   Merzifonlu Kara Mustafa Paşan’nın  Viyana Bozgunu gerekçesiyle idamı  sonrası  ülkede huzur yine dibe vurmuş. Padiaşah  IV. Mehmet padişahlıktan uzaklaştırılmış, vezir-i azamlar sık sık değiştirilmesine rağmen  huzur sağlanamamış, devlet her geçen gün kötüye giderken, ülkede üretim gerilemiş halk fakirleşmiş, devlet adamlarının halkı soyması artarak devam etmiş,devlete güven  azalmış,  Gezlevi yöresinde Karamanoğulları döneminden beri Osmanlıya duyulan  güvensizlik  artmıştır. Öyleki bugün bile “osmanlı “ kelimesi. Şu cümledeki gibi olumsuz anlamda kullanılmaktadır. “O mu?  Ne osmanlı kadındır o. Onun alına feline mi erilir?”  Yani Osmanlı hileci  sahtekar  kalleş anlamlarında kullanılmaktadır. Az da olsa şu anlamı da hala kullanılmaktadır. “Ne Osmanlı kadın ya; bilmediği  yapamadığı bir şey yok!”  Yani akıllı becerikli  anlamı da  sürdürülmektedir.

Evet maalesef Aşık Ömer döneminde yani özellikle 1683 den sonra Osmanlı devletinin  hem içte hem dışta  büyük bir çöküş yaşadığı görülmektedir.

Zaman zaman sarayla  ve orduyla yakın ilişki içinde  gördüğümüz  şair Ömer  ihtiyarlık yıllarında  merkezde de sükunetin kaybı dolayısıyla İstanbul’u terketmiş yine  kendi aşireti Aydınlı’nın yaşadığı  bölgelere dönmeyi  düşlemiştir. Ama Gezlevi’ye gelememiştir.

Mezarının  İstanbul’da   Yemiş iskelesinde olduğunu Ayvansarayi  yazmış ise de doğruluk ihtimali zayıftır. Gezlevi’li  Mahmut Yanar  (ölüm 1972)   1970 lerde  onun mezarının Finike’de olduğunu söylemişti. Ancak  ölümüne  ebcetle tarih düşürüldüğüne göre  diğer şairlerin ölümden  haberdar olmalarını gerektirir ki bu da ölüm yerinin İstanbul olması ihtimalini güçlendirir.

Gezlevi cumhuriyet döneminde  bilhassa efelerin tasfiyesinin gerçekleştiği 1935 lerden sonra  uzunca bir süre huzur içinde varlığını  köy ve 1970 lerden sonrsa   kasaba olarak sürdürdüyse de 2014 de çıkarılan Türkiye gerçekleriyle örtüşmeyen  büyükşehir belediyesi kanunuyla karmakarışık bir  statü ile mahalleye dönüştürülmüş olup tekrar bir müstakil idari birim olmanın özlemini yaşamaktadır.

XVII. Asır Padişahları

III. Mehmet (1595 – 1603)

I.Ahmet (1603 – 1617)

I.Mustafa (1617 – 1618 1.defa)
(1622 – 1623 2.defa)

II. Osman (1618 – 1622)   (Muhtemelen Aşık Ömer bu dönemde doğdu.1619 da)

IV. Murat (1623 – 1640)

Deli İbrahim (1640 – 1648)

IV. Mehmet (1648 – 1687)

II. Süleyman (1687 – 1691)

II. Ahmet (1691 – 1695)      (Aşık Ömer 1707 de öldü.)

II. Mustafa (1695 – 1703)

III. Ahmet (1703 – 1730)

 


AŞIK ÖMER’de BUGÜN GEZLEVİ’de YAŞAYAN KELİMELER

 

“Der ki Aşık Ömer sade söyleriz   -İlm-i hakikatte biz can özleriz  ( sayfa 35 de)

Postumuzun abdalıyız gözleriz-       Tekye-i aşk içre  yolu erkanı “.....Gözlemek

...................................................................................................................................................................

Yüzüme bakmadı ol serv-i  hıraman nideyim                                    (sayfa  467)

Vaslını ol perinin arzu kılar can nideyim

Dedim ol güzele  billahi yolunda öleyim

Baktı hışm ile bana dedi ölürsen kime ne..........hışm

 

Zahm-ı tirinle benim sinemi deldin yaramaz

Ömer’i terk edip ağyaramı aklın yaramaz

Gayrı şükr eyle beni yaralı buldun yaramaz

Seni koğlayayım olsun gidi yosma ninene.........koğlamak...gidi

...................................................................................................................................................................

Bend olanlar dilbera kullabına kaküllerin....kullap

Adımı asla getirmez hatıra cüz ü küllerin

Aşık-ı nalanı olmuştur o gül ru güllerin

Koma ayaklarda asla kıymetin bülbüllerin

.............................................................................................................................................................

Bad-ı saba yare selam et benden

Niçün gelmez zülfün taramamış mı

Çıkarıp hatırdan bıraktı gözden

Sor ona bendesi  yaramamış mı

....................................................

Dostumun gerdanı samsafi gümüş

Ayırmış zekatın başkaca  komuş....... gomuş

Müstehakın bulsam verirdim demiş

Be canım Ömer’i görememiş mi

............................................................................................................................................................

Sayfa 90....şiir   5

Ey diriğa kim yine aldı beni cezb-i heva

Yine çeşmim  kıldı ta  ser te ser nakş-ı siva

El çekip vaz gelmiş iken  cümleden ben bi –neva

Yenile bir cevri çok dildara oldum müptela........Yenile

  Şiir 7

Yine bir yüzden yöneldi ah firkat bana

Dehr içinde arttı gittikçe gam-ı mihnet bana

Arayerde kalmışım  na çar  bi  dil  na murad.......Arayer

Bir yana el ta’nı galip bir yana gayret bana

..........................................................................................................................................................

 

Benim sen çeşm-i şehlaya        Elim ermez gücüm yetmez
Elim irmez gücüm yetmez
Sen gibi zülfü Leyla'ya
Elim irmez gücüm yetmez

Cemalin göreli cana
Muhabbet elverdi bana
Benim bir veçhile sana
Elim irmez gücüm yetmez

Seninçün zar ü giryanım
Çıkar eflake suzanım
Sen gibi maha sultanım
Elim irmez gücüm yetmez

Ömer kaldı mateminde
Ziyade var gönlü sende
Şimdi olup sana bende
Elim irmez gücüm yetmez

................................................

Şiir 16  dan

.............................

La deme ey peri pendim aseldir

Ağır ol yeynilik tab’a keseldir......yeynilik

Şecer-i meyveye darb-ı meseldir

Dokunur a’dadan  bin seng-i hara

 

Hidayet olunca aşık-ı cana

Erişir elbette sırrı nihana

Serfürü eylemez değme bir cana.......değme

Yeksandır yanında a’lü vü edna.....

....................................................................................................................

Şiir  24

Hiç değildir ol adu geçti beni cananıma

Kim bilir  ne türlü al etti benim sultanıma......al etmek

Hak bilir kar etti  a’dası  rakibin canıma

Fitne vü fücür olan ağyara nettim   ey  saba

Talihim yoğ umuş ol böyle imiş aksi felek

Kim kulu olsam  çekdirir  ahir ol emek....emek çekmek

Şol kadar yalvarı gördüm  eylerim minnet dilek.....yalvara görmek

Geçmedi  ol  ruhları  gülzara n’ettim ey saba

...................................................................................................................................................................

Şiir 37

Bir garibim şüphesiz hasret mekan ağlar bana

Onun içün guşe-i vahdet ağlar bana

Ey felek kahrın heman sen bana mı gördün mehel......... mehel görmek

Bir gedayım hane-i  mihnet mekan ağlar bana

..................................................................................................................................................................

Hayvan ların  ele alındığı şiir 43

Teyin daldan dala yelip gezmede.....................teyin

Sıçan duvarları delip gezmede

Gelincik bulduğun çalıp gezmede

Huda köstebeği yaratmış ama

...............................................

Devekuşunun darbı yeğindir sakın.....yeğin

Görürsen yanına uğrama yakın

Beğendinse tüyün başına takın

Yelewğinden olur bir güzel ciga

......................................

Çaylak karakuştan döner mi meğer

Daima kerkenes serçeyi öner..... önger

Adet olmuş sungur kuşuna değer

Ölüsü dirisi bin altın baha

.....................................................

Angıdı  öğretip beslerler diri.....angıt

Ügü harap eder öttüğü yeri....ügü

Kuğuyu kaçırmaz alır esiri

Çil ile güvercin hasmı atmaca

..........................................................................................

Şiir 57...Peygamberden bahseder.

Göbeği terinden ervah-ı  islam

Geldi çün zuhura  buldu hoş hıram

Ut yeri terinden fehm eyle kelam...ud yeri...fehm eyle

Küffar-ı müşrikin olundu icra

........................................................

Şiir 92

İblis-i bed kara atıp sengimi

Zemzemle ağ etsem kara rengimi

Kabe-i  şerifte tutup dengimi

Medine’ye doğru kılsam azimet

.......................................................................................................................

Şiir 96

Efendim sevdiğim sizde kadimi  bu mudur adet........kadimi

Cefa vü cevriniz  bizde  nedendir koymadı takat

..................................................................

Ömer der ey gözü ahu yeter cevrin cihandır bu

Vefadan geçdim ey meh ru  cefana yok mudur gayet

..............................................................................................................................

Şiir 120

Ey ömer üç pay et ol rızkını Hak verir ayan

Birisin ye birisin yedir birin eyle nihan

Düşmene kalsın ko muhtaç olma dosta tek heman

Hep yüze güler iyi gün dostudur halk-ı cihan

Her ki,me kılsan gönül alemde arz-ı ihtiyaç

Ol sana Tanrı selamın vermez gözün aç....Tangrı selamı

...................................................................................................................................................

Şiir 121

Sabr ile el yudu  zar u giryeden Eyyub’u gör..... el yudu

Sabr ile erdi murada hazreti Yakub’u gör

Sabr ile talip olanlar buldular matlubu gör

Her işi müsta’cele  ruzi değildir ilm-i renç

 

Akıdıp Aşık Ömer dilden kuduret abını

Onun ile dideden tarh eyle benlik habını

Yasdanıp  ihlas ile  künc-i tevekkül babını  .......yasdanıp (  yaslanıp değil)

Mün’am-ı  sabr  olmayan şahsa verilmez ruz-i hac

Mihnete sabr edelim  ke’s sabrı miftahü’l ferec

.....................................................................................................

Şiir 130

Tabi olmuş hal ü hatt ü zülfüne Çin ü Hoten

Gül ü nergislerin ister  Sıfahan’dan haraç

 

Yine müjgan askerin  çekmiş celali kaşların

Ta Karaman illeridir kastı almak gibi  bac

......................................................................................................................................................

Şiir 131

Ey saba  yarim gibi gelmez yola gördün mü hiç....yola gelmek

Cevri çok ihsanı yok bakmaz kula gördün mü hiç

Dilrubalar içre ol hercayi yarimden benim

Kirpiği  kaşı siyah  çeşm-i ela gördün mü hiç

 

Mah cemaline perişan eyledin mi sünbülün

Gonca-veş düğmelerin  çözdün mü derdin mi gülün

Biribirinden ırdın mı muteber kaküllerin ......ırmak

Arza girdin mi ruhundan kam ala gördün mü hiç..

.......................................................................................................

Şiir 147

Ne mehruda meylim ne mehveşteyim

Söyünmeyip yanar bir ateşteyim......söğünmek

Cünun –i aşk ile keş-a-keşteyim

Rah-ı meşakkatte olalı seyyah

 

Ömer hali değil cihan şöyle bil

Ehl olanı bilir yine ehl-i dil

Hak-i mezellette sürünse bin yıl

Fehm eder gevheri görünce sarraf.......fehmetmek

......................................................................................................................................

 

 

                                                                                                  

 AŞIK ÖMER’de BUGÜN GEZLEVİ’de YAŞAYAN KELİMELER

 

“Der ki Aşık Ömer sade söyleriz   -İlm-i hakikatte biz can özleriz  ( sayfa 35 de)

Postumuzun abdalıyız gözleriz-       Tekye-i aşk içre  yolu erkanı “.....Gözlemek

...................................................................................................................................................................

Yüzüme bakmadı ol serv-i  hıraman nideyim                                    (sayfa  467)

Vaslını ol perinin arzu kılar can nideyim

Dedim ol güzele  billahi yolunda öleyim

Baktı hışm ile bana dedi ölürsen kime ne..........hışm

 

Zahm-ı tirinle benim sinemi deldin yaramaz

Ömer’i terk edip ağyaramı aklın yaramaz

Gayrı şükr eyle beni yaralı buldun yaramaz

Seni koğlayayım olsun gidi yosma ninene.........koğlamak...gidi

...................................................................................................................................................................

Bend olanlar dilbera kullabına kaküllerin....kullap

Adımı asla getirmez hatıra cüz ü küllerin

Aşık-ı nalanı olmuştur o gül ru güllerin

Koma ayaklarda asla kıymetin bülbüllerin

.............................................................................................................................................................

Bad-ı saba yare selam et benden

Niçün gelmez zülfün taramamış mı

Çıkarıp hatırdan bıraktı gözden

Sor ona bendesi  yaramamış mı

....................................................

Dostumun gerdanı samsafi gümüş

Ayırmış zekatın başkaca  komuş....... gomuş

Müstehakın bulsam verirdim demiş

Be canım Ömer’i görememiş mi

............................................................................................................................................................

Sayfa 90....şiir   5

Ey diriğa kim yine aldı beni cezb-i heva

Yine çeşmim  kıldı ta  ser te ser nakş-ı siva

El çekip vaz gelmiş iken  cümleden ben bi –neva

Yenile bir cevri çok dildara oldum müptela........Yenile

  Şiir 7

Yine bir yüzden yöneldi ah firkat bana

Dehr içinde arttı gittikçe gam-ı mihnet bana

Arayerde kalmışım  na çar  bi  dil  na murad.......Arayer

Bir yana el ta’nı galip bir yana gayret bana

..........................................................................................................................................................

 

Benim sen çeşm-i şehlaya        Elim ermez gücüm yetmez
Elim irmez gücüm yetmez
Sen gibi zülfü Leyla'ya
Elim irmez gücüm yetmez

Cemalin göreli cana
Muhabbet elverdi bana
Benim bir veçhile sana
Elim irmez gücüm yetmez

Seninçün zar ü giryanım
Çıkar eflake suzanım
Sen gibi maha sultanım
Elim irmez gücüm yetmez

Ömer kaldı mateminde
Ziyade var gönlü sende
Şimdi olup sana bende
Elim irmez gücüm yetmez

................................................

Şiir 16  dan

.............................

La deme ey peri pendim aseldir

Ağır ol yeynilik tab’a keseldir......yeynilik

Şecer-i meyveye darb-ı meseldir

Dokunur a’dadan  bin seng-i hara

 

Hidayet olunca aşık-ı cana

Erişir elbette sırrı nihana

Serfürü eylemez değme bir cana.......değme

Yeksandır yanında a’lü vü edna.....

....................................................................................................................

Şiir  24

Hiç değildir ol adu geçti beni cananıma

Kim bilir  ne türlü al etti benim sultanıma......al etmek

Hak bilir kar etti  a’dası  rakibin canıma

Fitne vü fücür olan ağyara nettim   ey  saba

Talihim yoğ umuş ol böyle imiş aksi felek

Kim kulu olsam  çekdirir  ahir ol emek....emek çekmek

Şol kadar yalvarı gördüm  eylerim minnet dilek.....yalvara görmek

Geçmedi  ol  ruhları  gülzara n’ettim ey saba

...................................................................................................................................................................

Şiir 37

Bir garibim şüphesiz hasret mekan ağlar bana

Onun içün guşe-i vahdet ağlar bana

Ey felek kahrın heman sen bana mı gördün mehel......... mehel görmek

Bir gedayım hane-i  mihnet mekan ağlar bana

..................................................................................................................................................................

Hayvan ların  ele alındığı şiir 43

Teyin daldan dala yelip gezmede.....................teyin

Sıçan duvarları delip gezmede

Gelincik bulduğun çalıp gezmede

Huda köstebeği yaratmış ama

...............................................

Devekuşunun darbı yeğindir sakın.....yeğin

Görürsen yanına uğrama yakın

Beğendinse tüyün başına takın

Yelewğinden olur bir güzel ciga

......................................

Çaylak karakuştan döner mi meğer

Daima kerkenes serçeyi öner..... önger

Adet olmuş sungur kuşuna değer

Ölüsü dirisi bin altın baha

.....................................................

Angıdı  öğretip beslerler diri.....angıt

Ügü harap eder öttüğü yeri....ügü

Kuğuyu kaçırmaz alır esiri

Çil ile güvercin hasmı atmaca

..........................................................................................

Şiir 57...Peygamberden bahseder.

Göbeği terinden ervah-ı  islam

Geldi çün zuhura  buldu hoş hıram

Ut yeri terinden fehm eyle kelam...ud yeri...fehm eyle

Küffar-ı müşrikin olundu icra

........................................................

Şiir 92

İblis-i bed kara atıp sengimi

Zemzemle ağ etsem kara rengimi

Kabe-i  şerifte tutup dengimi

Medine’ye doğru kılsam azimet

.......................................................................................................................

Şiir 96

Efendim sevdiğim sizde kadimi  bu mudur adet........kadimi

Cefa vü cevriniz  bizde  nedendir koymadı takat

..................................................................

Ömer der ey gözü ahu yeter cevrin cihandır bu

Vefadan geçdim ey meh ru  cefana yok mudur gayet

..............................................................................................................................

Şiir 120

Ey ömer üç pay et ol rızkını Hak verir ayan

Birisin ye birisin yedir birin eyle nihan

Düşmene kalsın ko muhtaç olma dosta tek heman

Hep yüze güler iyi gün dostudur halk-ı cihan

Her ki,me kılsan gönül alemde arz-ı ihtiyaç

Ol sana Tanrı selamın vermez gözün aç....Tangrı selamı

...................................................................................................................................................

Şiir 121

Sabr ile el yudu  zar u giryeden Eyyub’u gör..... el yudu

Sabr ile erdi murada hazreti Yakub’u gör

Sabr ile talip olanlar buldular matlubu gör

Her işi müsta’cele  ruzi değildir ilm-i renç

 

Akıdıp Aşık Ömer dilden kuduret abını

Onun ile dideden tarh eyle benlik habını

Yasdanıp  ihlas ile  künc-i tevekkül babını  .......yasdanıp (  yaslanıp değil)

Mün’am-ı  sabr  olmayan şahsa verilmez ruz-i hac

Mihnete sabr edelim  ke’s sabrı miftahü’l ferec

.....................................................................................................

Şiir 130

Tabi olmuş hal ü hatt ü zülfüne Çin ü Hoten

Gül ü nergislerin ister  Sıfahan’dan haraç

 

Yine müjgan askerin  çekmiş celali kaşların

Ta Karaman illeridir kastı almak gibi  bac

......................................................................................................................................................

Şiir 131

Ey saba  yarim gibi gelmez yola gördün mü hiç....yola gelmek

Cevri çok ihsanı yok bakmaz kula gördün mü hiç

Dilrubalar içre ol hercayi yarimden benim

Kirpiği  kaşı siyah  çeşm-i ela gördün mü hiç

 

Mah cemaline perişan eyledin mi sünbülün

Gonca-veş düğmelerin  çözdün mü derdin mi gülün

Biribirinden ırdın mı muteber kaküllerin ......ırmak

Arza girdin mi ruhundan kam ala gördün mü hiç..

.......................................................................................................

Şiir 147

Ne mehruda meylim ne mehveşteyim

Söyünmeyip yanar bir ateşteyim......söğünmek

Cünun –i aşk ile keş-a-keşteyim

Rah-ı meşakkatte olalı seyyah

 

Ömer hali değil cihan şöyle bil

Ehl olanı bilir yine ehl-i dil

Hak-i mezellette sürünse bin yıl

Fehm eder gevheri görünce sarraf.......fehmetmek

......................................................................................................................................

 

 

                                                                                                  

 Örnek Aşık Ömer Şiirleri.

Bir kaşı hilale meyletti gönül
Çağı geçmiş amma yine bir hoşça
Yanağı gülleri beyaza dönmüş
Ruhler solmuş amma yine bir hoşça

Aşık eğlencesi hubların şahı
Naz ü istiğnayı koymamış dahi
Hatt-ı ruhsariyle zülf-ü siyahı
Henüz gelmiş amma yine bir hoşça

Cevreyleme bana ömrümün varı 
Rind meşrep ol artık terkeyle arı
Hatadan hıfzede cenab-ı Bari
Yiğit olmuş amma yine bir hoşça

Ömer der vaslına varan öğünsün
Alemde heman o safasın sürsün
Vakti gecikmeden meyvasın versin
Sona kalmış amma yine bir hoşça...
 s.Nüzhet  Ergün 'ün kitabından
----------xxxxxxxxxxxx-----
Benim sen çeşm-i şehlaya 
Elim irmez gücüm yitmez
Sen gibi zülfü Leylaya 
Elim irmez gücüm yetmez

Bu mısraları okuyunca siz Aşık Ömer'in  Gezlevi'li olduğundan kuşku duyar mısınız?

"Elim irmez gücüm yetmez" hergün ebe dedelerimizin onlarca defa  kullandığı güzel bir ifade değil mi?


Aşık Ömer Şiirlerinde Gezlevi'de çok kullanılan Kelimeler

(Gadimi)  dostluğa gönlün yoğidi.----Gadimi
Hışma gelip ya atayı neylersin---Hışm
Ademin eğninden hulleyi soyan---Eğn
Anlar eğinlerin üryan eyledi-Eğn,Üryan
Eyledi onlara şeytan iğvayı-iğva
Aşık Ömer şimdi Mecnuna akran-akran
Aşıkın katarın çekip yidemen-Yidemen
Derdini çekenin bağrı tuç olur---bağr,tuç
Bu aynı oyunum senindir senin-Ayın oyun
Sen sağ ol sevdiğim dar-ı dünyada-Darıdünya
Aşık Ömer kulun kurbanın olsun-Kulun kurbanın
Efendim kande gidersin beni de bilece al git-Bilece
Anam atam bir tıfıl kardaşım aldın ey felek-Anam atam  (Bu mısra Aşık Ömerin ana ve babası ile bir kardeşini kaybettiğini gösteriyor.)
Sim ü zerden ver haber ol yane düştü ortalık-Ortalık
Gezdirip kasap gibi kannareden kannareye-Ganere
Hayr-ı ahşamdan sabahın şerrini hoş gördüler.
Okudum derun i dilden hem mahabbet namesin-Derun-i dil
Hacılar bayramıdır gurban olayım yoluna-Hacılar bayramı
Tek duruken yine nettin neyledin sultanıma-Tek durmak
Velfecri okunur anın üstüne-Velfecri okumak

Tespit ettiklerim bunlar var.Tabii hem Gezlevi de hem de diğer yerlerde çok kullanılan kelimeleri almak doğru olmazdı.Ben bu kelimeleri diğer yerlerde bu şekilde kullanılırken duymadım.

Aşık Ömer'den Çiçek Şiiri....(Aşık Veysel Aşık Ömer'i tanıyordu galiba... "Çiğdem derki" şiiri bu şiire ne kadar çok benziyor.)

Bahar geldi gül açıldı
Külli rahmetler saçıldı
Dürlü çiçekler açıldı
Kangımız a'la çiçektir.

Lale eder ben laleyim
Cümlenizden ben alayım
Hem senayım hem safayım
Kangımız a la çiçektir.

Karanfil beni ekerler 
Beğlere pişgeh çekerler
Alur saksıya dikerler
Kangımız a la çiçektir.

Menevşe eder hey Tanrı
Aşıklar söylerler doğru
Niçün benim boynum eğri
Kangımız a la çiçektir

Sünbül derki kanım aktır 
İçimizde hiç kem yoktur
Cümlemiz yaratan haktır
Kangımız a la çiçektir.

(Sünbül dediğimiz çiçek diğer yerlerde kardelen olarak adlandırılır.Esas sümbül ise beyaz değildir. Aşık Ömer de bizim gibi Kardelene sünbül demekte.)

Ömer tuttu sünbül sözün
Getürsün çiçeğin yüzün
Gonca ikaz etse gözüm
 Her biri a la çiçektir.




Şiir örnekleri verilmeye devam edilecektir.





 
 
Aşık Ömer

Aşıkların pirisin sen
Saz omzunda diyar diyar
Anadolu,Bulgar,Tatar
Gezenlerden birisin sen
Gönlümüzde dirisin sen

Aşiretin Aydın ili
Doğum yerindir Gezlevi
Övmek için ne demeli
Aşıkların pirisin sen
Gönlümüzde dirisin sen 
         Mevlüt Yanar


GAM YÜKLERİ İLE YÜKÜMÜZ TUTTUK

Aşık ÖMERden

Gam yükleri ile yükümüz tuttuk
Hicran katarının kervanıyız biz
Feleğin ağusun aşında bulduk
Mihnet tekkesinin mihmanıyız biz

Hakikat yolunu tutmuş gideriz
Kemlik edenlere iy'lik ederiz
Hazret-i Hüda'nın emrin tutarız
Rah-ı hakikatın rehvanıyız biz

Ey Ömer aşk ile irfan yoluyuz
Serv-i tubaların servi dalıyız
Bizi sevenlerin biz de kuluyuz
Sevmiyenin şah ü hakanıyız biz

Bağrıma Ekin Tohum

Bağrıma ekin tohum
Yeşersin sakin ruhum


Milyonlarca yıl ben de
Yemyeşildim mutluydum
Canlılar gezdi tende
Sevgiliydim kutluydum


Bana ekseniz tohum
Gülümser temiz ruhuım


Ağaçlıydım ev oldum
Dallarım kuşa yuva
Sincaplara üst yoldum
Şen şakraktı dağ ova


Hasretim verin tohum
Murada ersin ruhum


Sel götürmesin beni
Sular şarkı söylesin
Yel üfürmesin emi
Çiçeklerle söyleşin


Bir kazma ve bir tohum
Sabırsız bekler ruhum

11.Şubat 2008

Mevlüt Yanar



Erişilmez

Bir erişilmeze duyulan özlem
Ruhları ateşte tava getirir
Dünya avucunda hükümdar olur
Belki mevlasına çabuk yetirir

Mevlüt Yanar

HADİM ADININ KÖKENİ
Hadim adını Keykubad’ın valisi Kamerüddin Hadim Bey den almıştır. (Büyük Sultan Alaaddin Keykubad Hadim Ermenek üzerinden Silifke’ye ordu yürütüp bölgeyi Ermenilerden temizleyince Kamerüddin Hadim Lala yı yöreye yönetici yapmış, onun başarılı yönetimi bahsedilen yerlerin Hadimeli olarak adlandırılmasını sağlamıştır.

Konuyla ilgili makalem Hadimin sesi gazetesinde 1994 te yayımlanmıştı. Bu konuda ipucu bilgileri Prof Osman Turan ın “Selçuklular Zamanında Türkiye” adlı eserinde bulunmaktadır.) Selçuklu sonrası Hadim İli Karaman Beyliğinin vatanı olunca İklim-i Karamanın bir parçası olmuş ve önemini yitirmiştir. Ancak idari birim olarak Merkezi bazen Pillonda (Taşkent-Pirlerkondu-Philedelfia…), bazen Hadim olmak üzere varlığını sürdürmüştür. 18.Yüzyılda Ebu Said Muhammed Hadimi’nin ülke çapında bilim ve tasavvuf adamı olarak ünlenmesi Hadim’i de Osmanlı Ülkesinde hatırı sayılır konuma yükseltmiştir. Zaman zaman Karaman ilçesine bağlanan Hadim 1926 da Hakettiği ilçelik ünvanını tekrar kazanmıştır.

http://www.gezlevi.com/2014/01/hadim-adinin-kokeni-hadim-nedir-nedemek/
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol