.....DEVAM
Anadolu Selçuklu Devleti 1243 yılında zayıflamış ve hakimiyet fiilen Moğol İlhanlı imparatorluğu valilerine geçmiştir... Fakat Moğollar Gezlevi gibi dağlar arasında bulunan yörelere nüfuz edememişlerdir.
Bu yıllarda Karaman Oğulları güçlenmiş ve Karaman Ermenek Hadim yörelerinden topladığı askerlerle Konya'yı almıştır. Karamanoğlu Mehmet Bey Konya'da Farsça konuşmayı yasaklamış ve Türkçeyi devlet dili haline getirmiştir... Yıl 1277.
Uzun yıllar Karamanlı yönetiminde nispeten sakin hayat süren yöre halkı Karamanoğlu Osmanoğlu savaşlarında çok kayıp vermiştir... En korkuncu Osmanlı padişahı II. Murat devrinde vuku bulan katliamdır...
II Murat siyaseten anlaşamadığı Karamanlıları cezalandırmak üzere Balkan Milletlerinden özellikle Sırplardan temin ettiği gayri müslim askerler ve Yeniçerilerle Konyaya taarruz etmiş,şehri ve tüm yerleşim birimlerini yakıp yıkarak taşüstünde taş bırakmamış kadın ve kızlara Osmanlı askerlerince Sırplar dahil tecavüzler edilmiş,o yıl neseb-i gayri sahih yüzlerce çocuk dünyaya gelmiştir...
II. Murat Han Karaman Ordusunu takiben bizzat Bozkıra kadar gelmiş olup,Karaman Ordusu Gezlevi Taşkent Ermenek dağlarına kaçmak zorunda kalmıştır...
Osmanlı-Karamanlı mücadelesi sürmüş ve Karaman ülkesi bu savaşlarda çok nüfus kaybetmiştir... ( Bu sıralarda Gezlevi terkedilmiş... Düşmandan kaçan üç kişi Arıtaşına Belene ve Gaybi Yerine yerleşmiştir... Evler gizlidir... Dumanla haberleşilmektedir...Bir gün Gaybi yerinde ki kaybolmuştur... Gaybi yeri adı verilmiştir evi civarına... Rahmetli Teyzem Menevşe Ural ise iki öküzün Ördek bataklığına düşüp kaybolmasından bu ismi aldığını söylemişti... Çok daha ilginci ise zayıf ihtimalde olsa Alanya Beyinin oğlu olan Gaybi,babasından kaçarak uzun süre dağlarda geyik avlamıştır..1341-1444 Yılları arasına yaşayan Kaygusuz Abdal (Gaybi ) hayatını okuyunuz...Sanki bir süre Gaybi yerini mekan tutmuş gibidir...)
Fatih Sultan Mehmet zamanında komutan Rum Gedik Ahmet Paşa,Karaman devletine büyük darbe indirmiş çok büyük zulüm yapmıştır... Karaman ülkesinden bir çok kişiyi zorunlu olarak İstanbula ve diğer ülkelere sürgün etmiştir... Mesela İstanbul Aksaray semti Konya Aksaray halkının yerleştirildiği mevkidir...
Gezlevi artık Osmanlı ülkesi olup yerel eşkiyalık olayları dışında sakin bir hayat sürmektedir... Ve hatta kışın Alanya yüzüne inmekte Yazda Gezlevü'yü şenlendirmektedir... Rahmetli Amcabey kayıt altına almadı sanırım. Dükkanına gelen bir yörük "Bizim orada Gezlevü Gonduğu" diye bir mevki var demişmiş.. Az önce yazdığım gibi zaten Gezlevi halkı aydınlı aşiretinden olup yakın yıllara kadar bu topluluk göçerliği sürdürmüştür...
Osmanlı'da özel haller dışında topğrak mülkiyeti yoktur... Ülke toprakları gelirine göre Has Zeamet ve Tımar adında bölümlere ayrılmıştır...Tımarlar sipahilere (atlı asker) verilip Arpalıkların öşür ve hayvan vergilerini toplama hakkına sahip kılınırlardı... Karşılığında yörenin huzurunu sağlar ve savaş zamanında gelirine göre beslediği askerlerle savaşa katılırlardı...(Tımarlı Sipahiler.)
Sınırları değişmekle beraber yöre coğrafyasından ve mülk sahipliği hikayelerinden ve Dedem Ramazan Sakaryadan (rahmetli...ölüm 1999...Yaş 94) öğrendiklerimden hareketle şöyle bir tımar yapısı görmekteyim.
Tımarlı Sipahi Hocaköy'de (Üçpınar) oturmaktadır veya tımar merkezi orasıdır... ( Bozkır o yıllarda Sırıstat isimli bir yerleşim merkezidir... Bozkır pazarı Güdürüfe kurulmaktadır) Hocaköyü Sipahisi Asarlık civarı Gökdere Vadisi yani Gezlevi ( Yenice Belenine kadar) ve komşuları ve Sorgun Sarıot ve Perşembe yaylalarından sorumludur.. !920 lerde Dolhanlar altındaki cevizleri Hocaköyünden gelenler indirmektedir...(R. Sakarya'dan)
Hadim'de yani Hadim'in merkezi olan Pirlevganda'da (Taşkent ) oturan Tımarlı sipahi ise Mernekten Alataya değin Göksu vadisinin ve köylerinin Hadim Gerez Gezlevi (Yenicebeleninden ötesinin) Fakıların sorumlusudur... Fakılar adının Taşkentteki Fakılarla ilgisi vardır.
Yaylalar at koyun keçi yetiştirmekte Tımar Sipahisinin emriyle kullanılmaktadır... O yıllarda kalabalıkça olan Asarlık Gederet Söğüt Holuslarlı çobanlar sipahinin emriyle Arapçimeni,Boğazyurt, Buzyeri Perşembe yaylalarında sürüleri otlatmaktadır... Bu yayların sorumlusu Tımar sahibi olup çobanların hakkı yoktur. ( Bu yaylalara falan köyün yaylası denmesi yanlış olup asıl isimleri unutturulmamalıdır.) Perşembede çok gelişmiş bir hayvan peynir pazarı kurulmaktadır... Hatta Dedemköyünde duyduğum bir olgu da şudur... Gızılgerişin koyunları o kadar lezzetliymiş ki zaman zaman Topkapı sarayına İstanbula götürülürlermiş...
Gezlevi bu yıllarda nüfusu da az olduğundan köy yöresinde ziraat ve hayvancılık ve bir ölçüde Geriş'deki simli kurşun madeninde çalışmaktadır... Evliya adını alan goca gençliğinde katırlarla maden çekmektedir... (Evliyalara sorunuz)
!7. Yüzyılda Osmanlı'da halka yapılan zulüm nedeni ile celali isyanları başlar...( Şimdi olsa hemen dış güçler derlerdi ya... O yıllarda Osmanlıya müdahale edebilecek ne bir devlet vardır ne başka yapı...)... Sarayda dini gruplar çatışmakta... Valilikler parayla alınıp satılmaktadır...
İsparta yöresinde başlayan Katırcıoğlu Mehmet Paşa isyanı ta Bozkıra Aladağa kadar yayıldı... Devlet uzun süre isyanı bastırmak için uğraştı...
Köprülüler devrinde nispi huzur sağlandı ise de Gezlevü ve yöre halkı Divan-ı Hümayun ( Bakanlar kurulu ve padişah imzalı) kararı ile Kıbrıs'a sürgün edildi...İki büyük gemi dolusu Kıbrıs'a götürüldü... Üçüncü gemide isyan çıkaran sürgünler gemiyi geri döndürüp bu girişimi sonuçsuz bıraktılar... Yıl 1672... Bu gemidekiler yakalanmamak için Kütahya Uşak yörelerine dağildilar...
İşte Aşık Ömerin yaşadığı yıllar bu kargaşa yıllarıdır...Muhtemelen devletin cezasından korktuğundan Gezlevü ile ilgisini kesmiş ve dönememiştir...
!600 yıllarından sonra Osmanlı bir gün görmemiştir... Her yıl yeni gaileler savaşlar kıtlıklar salgın hastalıklar devleti ve toplumu yıpratmış nüfus çoğu yerlerde önemli ölçüde azalmıştır...
Islahat çabaları yeterli olmamış Anadolu tamamen bakımsız ve eşkiyalarla başbaşa bırakılmıştır...
Hayat böylece sürerken II Mahmut (1808-1839) reformcu bir padişah olarak işbaşına gelmiş... İdari düzenlemeler yaptırmış... İlk nüfus sayımını gerçekleştirmiş ki; Gezlevi 30 hane civarındadır... Muhtarı ve aza isimleri bellidir... (Daha önce yazmıştım isimleri bulunca ilave ederim buraya)
Padişah Abdulmecid Han döneminde Tımar sistemi lağvedilmiş ve 1848 yılında özel mülkiyet izni çıkmıştır... Lakin devletin adil bir paylaşım yaptırabilecek kadroları yetersizdir...
Sonuçta Tımar sahipleri Kadılar ve sair devlet görevlileri ve onlara yakın olanlar arazileri ellerine geçirmişlerdir... Yani Gezlevü'de Yenicebeleninden yukarısı Hadim eşrafının Aşağısı Hocaköyü eşrafının mülkiyetine geçmiştir... Yaylalarda bu eşrafın çobanlığını yapan köylüler hak iddia etmeye başlamışlar,sınır ihtilafları ve çatışmalar eksik olmamaıştır...
1830 Yıllarında II Mahmud idari düzenleme yaptığında Gezlevü Gerez Holuslar Söğüt Dolhanlar ve Gülvet Gazıkdere köyünün mahalleleri durumundadır... Adı zikredilmese de Gazıkdere merkezi Dedemköyüdür...
Bu yıllarda kaza merkezi Bozkır olup Hadim Karaman'a bağlıdır.Cumhuriyet kurulduktan sonra Şeriye ve Evkaf Bakanı Mehmet Vehbi Çelik Hocanın da desteğiyle Hadim 1926 yılında kaza merkezi yapılmış Gökdere vadisi köyleriyle birlikte Gezlevü'de Hadime bağlanmıştır... Gederet köyü de Hadime bağlanmış olup daha sonra Bozkır'a geçmiştir...
Gezlevü cumhuriyetin kalkınma hamlaleri ile nüfus artışı yaşamış ve yeni yaylalara ihtiyaç duymuştur... Bildiğim kadarıyla II. Abdulhamid döneminde yol Güdürüfe kadaryapılmış veya planlanmış... Bozlır hadim yoku kazma kürekle Cumhuriyet döneminde 1940 larda (CHP iktidar) yapılmıştır...Yine 1926 da ilkokul açılmış halk büyük ölçüde okuryazar olmuştur... Cumhuriyet öncesi okuma ve özellikle yazma bilenler üç beş kişiden ibarettir...
Rahmeti İsmail Soylu'nun anlattığına göre 1933 de Goca Yeniyayla 1936 da Güccük yeniyayla kurulmuş,1959-60 larda Oyuk yaylası macerası yaşanmış olup....
Bu gün ülke genelinde olduğu gibi hayvancılık özellikle kırsalda yok gibidir... Ziraatt de büyük ölçüde ihmal edilmiştir...
2014 de Çıkarılan büyük şehir yasası ile kasabalar köyler yok edilmiş merkeze 20-30 km uzaklıkta mahalleler ihdas edilmiş,köylünün tüzel kişilik hakları zayi edilmiş ve yine köylünün istifade edeceği Ormanlar Madenler Sular vesaire müteaahhitler aracılığıyla zenginlerin istifadesine sunulmuştur...
Gezlevülü olarak 800 senelik hikayemizin böyle bitmesi maalesef çok acıdır... Artık ne coğrafyada ne tarihte bu adı görmek mümkün olmayacaktır... Bir ihtimal var... İdari reform yapılarak büyük şehir yasası ya iptal edilir ya da revize...
Ramazanınız mübarek olsun...