Fakılar-Holuslar-Söğüt Tarihi Hakkında Birkaç Kelam
Bir dostum Fakılar ve Holuslar tarihiyle ilgili görüşlerimi sormuştu. Yıl sonu not karne telaşı cevaplandırma süremizi uzattı.
Anadolu Selçuklu Devleti iç Anadolu ve Marmara Bölgesine hakim bir devletti büyük Sultan Alaaddin Keykubad dönemine kadar.Hatta Marmara Bölgesinde ki hakimiyetini 1.Haçlı seferi sonunda kaybedip başkentini Konya'ya taşımıştı.Her ne kadar İzzettin Keykavus döneminde Karadeniz kıyılarında fetihler yapıldıysa da,Antalya'ya ulaşıldıysa da Aliyya'nın (Kandelor şehri) fethi,Sarıoğlan Silifke arasının fethi 1220 li yıllarda Uluğ Keykubad tarafından gerçekleştrilmiştir.
Daha önceki yazılarımızda Hadim taşkent Ermenek Silifke hattında fetihten sonra 10 yıl süreyle Kamerüddin Hadim Beğ'in valilik yaptığını ve bu yöreleri Türk iskanına açtığını yazmıştık.İlçemizin adı Hadim Beğ'in adını taşır.İlçe merkezi bazen Taşpınar-Aşağı köy veya Pirlevganda olmuştur,ama ilçe adı hep Hadim'dir.
1230 larda gerçekleşen yöreye türkmenlerin yerleştirilmesinin esas sebebi bu yıllarda Orta Asya ve İranı ele geçiren Moğol imparatorluğunun önünden kaçarak Anadolu'ya gelen 1000 000 civarındaki göçmenin daha önceden gelenleri rahatsız etmeden uç denilen sınırlara yerleştirilmesi hadisesidir.
Torosların ovayla buluştuğu hat Selçukluların güney sınırlarını teşkil etmekte olup,bu alanlar sık sık el değiştirebilmekteydi.Fakat belirttiğimiz Keykubad fetihleriyle Toroslar ta Kandelor'a dek fethedilmiştir. Konya Aliyya arasının en kısa kervanyolları üzerinde bulunan Gökdere havzasının da mutlaka Türk yerleşimlerine açılması gerekmekteydi. (bu arada Alanya'nı asıl adının Aliyya olduğunu tekrar belirtelim. Cumhuriyet döneminde Sultan ve Padişahları unutturma çabası ve Selçuklu Osmanlı düşmanlığı Aliyya adının Alanya'ya dönüştürülmesine sebeb olmuştur. Tarihin hiç bir döneminde " Alan" lar Aliyya'da yaşamamışlardır. Alan bir kavmin adıdır.)
Holuslar Fakılar Dedemköyü,Gerez,Gezlevi,Söğüt,Gederet Asarlık ve diğer yerleşkeler 1230 lu yıllarda ve daha sonra Türk halkınca iskan edilmiştir. Bu yıllardan önce buralarda antikacılarımızın iyi bildiği gibi Bizans hakimiyetinde yerli Rumlar Ermeniler ve eski Anadolu kavimlerinin kalıntıları yaşamaktaydı.En basitinden Yenice ve İnbaşı kalesi onların yerleşim yerlerindendi.
Konuyla ilgili Holuslarlı.............dan dinlediklerimi de aktarayım.
"Çok eskiden Holuslara üç abdal gelir. Biri Köse Abdal,biri Musa Abdal biri de emin değilim ama Hese Abdal olmalı. Bu üç kişi kurmuş köyümüzü." Hemen açıklanması gerek ki Abdal kelimesi bugün kü anlamında kullanılmıyordu eskiden. Orta Asya -Horasan bölgesinde yetiştirilen dini kültürü ve ahlakı mükemmel insanlar o yıllarda Abdal adını da taşıyorlardı. Bunlardan Anadolu'ya gelenlere "Abdalan-ı Rum" denirdi. Kadın dervişlere Bacıyan-ı Rum denirdi ki bunlar Anadoluya İslamı ve Türkçeyi öğreten Alperenlerdir. Muhtemelen Holuslara yerleştiği söylenen bu üç Abdal da Abdalan-ı Rum dediğimiz yiğitler zümresindendir.
(Ancak bahsedilen yerleşme daha sonraları yani 1600-1700 yıllarında gerçekleştiyse duruma yeni bir yorum getirilebilir) Çünkü Selçuklular döneminde yöreye gelenler henüz yerleşik kültüre alışamamış hayvanlarıyla birlikte göçen göçebe veya yarı göçebelerden ibarettir.
Köse Ahmadlara ilk ev yapılırken Fakılarlı biri geceleri gelerek inşaatı yıkmaktadır. Bir değil
iki değil her gün böyle... Pusuya yatılıp yıkan kişi yakalanır.Holuslar Fakılar arasındaki bir mağarada dilini keserler ve oraya bırakırlar. Daha sonra ordan geçen birisi kurtarır.
Buradan anlaşıldığı gibi Fakılar Köse Ahmadlardan daha eskidir. Holuslarlı……. nın anlattığına göre Fakılar Taşkentteki Fakılar sülalesininmiş.Onlar gelmeyiverince Çobanlarının olmuş. Selçuklu ve Osmanlı’da toprak düzeni bugünkünden farklıdır. Toprak devletin malı olup memurlara askerlere bu toprağın kullanma hakkını vermektedir.Bu topraklara tımar denir.Tımar sahipleri bu toprağı üzerinde yaşayan halka ektirir biçtirir onda birini öşür olarak toplar,bu gelirle asker besler ve yörenin güvenliğini sağlar,savaş çıkınca da savaşa katılırlardı.Demekki Taşkente oturan tımar sahibinin yetkisi Fakılara kadar uzanmaktadır.Gezlevi-Dedemköyü gibi yerler ise Hocaköyü’nde oturan Tımar sahibinin sorumluluğundadır. Yenice nin Hadimlilerden satın alınması eskiden Yenice’nin Hadim’e ait olduğunu göstermez. 1830 lu yıllarda eski düzen bozulup bugünkü sistem kurulunca o günün hortumcuları iktidara yakınlıklara hasebiyle bu topraklara el koymuşlardır. Önemli sosyal ekenomik kültürel değişikliklerin yaşandığı yıllarda bu tür yağmalar görülmektedir. Nitekim cumhuriyetin eski vakıfları sahiplenmemesi üzerine birçok Osmanlı vakfı da el koyanların elinde kalmıştır ki iktidara yakın olan CHP liler parsayı vurmuşlardır.
Holusların kurulduğu yıllarda Gökderenin Hacıyonuzlar yakasına bir grup Türkmen çadır kurar,kaybolan öğeçlerini ararlarken Ormanın içinde bir çayırlığa ulaşırlar,öğeçleri burada yayılmaktadır.Burayı beğenip yerleşirler ve Söğüt köyü böylece kurulur.
Holusların üstünde orman içindeki düzlüklerde Hocaköylülerin davarı bulunurmuş.(Tımar sahibinin) Ço k kaliteli yağları peynirleri olurmuş. Bir zaman sonra yağ ve peynirlerin kalitesi düşmüş,temizlik de kalmamış. Davarın Hocaköylü sahibi somuş.
“ne oldu yahu?" Çobanlar derler ki "Holus’un malları karıştı,kalitesizliğin nedeni bu.” Hocaköylü Holusa öfkesinden bu mıntıkayı Gederet’e devreder. …
Türklerde yazı yazmak geleneği çok zayıftır.Bu yüzden bazı şeyleri belki de hiç öğrenemeyeceğiz.Ancak devlet kayıtları ki şayet varsa bizi daha geniş bilgiye ulaştıracaktır.