Kaynak gösterilmeden siteden alıntı yapılamaz.
|
|
Rasül demez cahil farisi söyler
Nebi yerine o peygamberim der
Bir kez yalvaç desen anlamaz sersem
Bilmez cevabını islam ne desem
Abdest farisidir namaz farisi
Ramazanda tutar oruç farisi
Türkçe Tanrı desen tövbe der haşa
Nesli Türktür amma düşmandır paşa
Salata çağırır arabi ile
Bilmezki yakışmaz güzel diline
Cennet bahçe desen hadi der ordan
Hiç bilgisi yoktur onun tamudan
Arabi harfleri mukaddes bilir
Bilmezki şeytanda şın ile nun dur
Salata gel desen anlamaz sanki
İlla hayye demek gerekmiyor ki
Sadece Allah var başka ilah yok
Bunu anlamıyor sanki kafa yok
La bilmez ki nedir illallah nedir
Arabiye böyle hürmet niyedir
Madem öyle yobaz seçimde niye
Türkçe haykırırsın millete söyle
Arabi desende sevap kazansan
Şöyle Ebucehle bir yoldaş olsan
Allah anlayınız diye halkın diliyle
Gönderir sözünü türlü vahiyle
Bazen babil dili bazen ibranca
Mekke arabına elbet arapça
Rasül Türk iline gelseydi eğer
Kuran da Türkçeydi ezanda meğer
Ama Türk milleti doğruydu mertti
Zalim müşrik hırsız Araba rasül gerekti
Yoksa Ebucehil dili kutsal olamaz
Türkçeden Rumcadan üstün olamaz
Arabı düzeltti Rasül Muhammed
Ve aynı zamanda dünyaya rahmet
Ama tüm milletler arabi bilmez
Bin yıl okur kuran ne dedi bilmez
Çinde ezan kuran Çince okunur
Ancak bu şekilde gönle dokunur
Ezan Kuran Türkçe olmaz der yobaz
Çünkü o zaten hiç Rabbi tanımaz
Onun rabbi arap putu arapça
Ayetden bildiği tecvid ve akça
Seni yobaz seni nasıl korkarsın
Türkçe anlatımdan nasıl kaçarsın
Çünkü din dediğin saçmalıkların
Kuranda yeri yok hemen anladın
Ve kesilecek sana mal mülk akışı
İtibarda artık yaşarsın kışı
Nasıl razı olsun buna yobazlar
Gece gündüz Türke hırlayıp havlar
|
|
|
GAM YÜKLERİ İLE YÜKÜMÜZ TUTTUK
Aşık ÖMERden
Gam yükleri ile yükümüz tuttuk
Hicran katarının kervanıyız biz
Feleğin ağusun aşında bulduk
Mihnet tekkesinin mihmanıyız biz
Hakikat yolunu tutmuş gideriz
Kemlik edenlere iy'lik ederiz
Hazret-i Hüda'nın emrin tutarız
Rah-ı hakikatın rehvanıyız biz
Ey Ömer aşk ile irfan yoluyuz
Serv-i tubaların servi dalıyız
Bizi sevenlerin biz de kuluyuz
Sevmiyenin şah ü hakanıyız biz
Bağrıma Ekin Tohum
Bağrıma ekin tohum
Yeşersin sakin ruhum
Milyonlarca yıl ben de
Yemyeşildim mutluydum
Canlılar gezdi tende
Sevgiliydim kutluydum
Bana ekseniz tohum
Gülümser temiz ruhuım
Ağaçlıydım ev oldum
Dallarım kuşa yuva
Sincaplara üst yoldum
Şen şakraktı dağ ova
Hasretim verin tohum
Murada ersin ruhum
Sel götürmesin beni
Sular şarkı söylesin
Yel üfürmesin emi
Çiçeklerle söyleşin
Bir kazma ve bir tohum
Sabırsız bekler ruhum
11.Şubat 2008
Mevlüt Yanar
Erişilmez
Bir erişilmeze duyulan özlem
Ruhları ateşte tava getirir
Dünya avucunda hükümdar olur
Belki mevlasına çabuk yetirir
Mevlüt Yanar
HADİM ADININ KÖKENİ
Hadim adını Keykubad’ın valisi Kamerüddin Hadim Bey den almıştır. (Büyük Sultan Alaaddin Keykubad Hadim Ermenek üzerinden Silifke’ye ordu yürütüp bölgeyi Ermenilerden temizleyince Kamerüddin Hadim Lala yı yöreye yönetici yapmış, onun başarılı yönetimi bahsedilen yerlerin Hadimeli olarak adlandırılmasını sağlamıştır.
Konuyla ilgili makalem Hadimin sesi gazetesinde 1994 te yayımlanmıştı. Bu konuda ipucu bilgileri Prof Osman Turan ın “Selçuklular Zamanında Türkiye” adlı eserinde bulunmaktadır.) Selçuklu sonrası Hadim İli Karaman Beyliğinin vatanı olunca İklim-i Karamanın bir parçası olmuş ve önemini yitirmiştir. Ancak idari birim olarak Merkezi bazen Pillonda (Taşkent-Pirlerkondu-Philedelfia…), bazen Hadim olmak üzere varlığını sürdürmüştür. 18.Yüzyılda Ebu Said Muhammed Hadimi’nin ülke çapında bilim ve tasavvuf adamı olarak ünlenmesi Hadim’i de Osmanlı Ülkesinde hatırı sayılır konuma yükseltmiştir. Zaman zaman Karaman ilçesine bağlanan Hadim 1926 da Hakettiği ilçelik ünvanını tekrar kazanmıştır.
http://www.gezlevi.com/2014/01/hadim-adinin-kokeni-hadim-nedir-nedemek/ |
|