Kaynak gösterilmeden siteden alıntı yapılamaz.
|
|
bu akşam da ölçü almak istedim
boyum bir yetmiş beş kilom yetmiş dört
zamana kızsamda güne küsmedim
oysa her bir yarın geçen dünden sert
iştahım yerinde bacaklarım dinç
sade bir selamla dolarım sevinç
dünya dolu yüke olmuşum ki vinç
ne endişe yıkar ne karanlık dert
mesuliyet hissi saçımı döker
vicdan dedikleri dişimi söker
bendeniz olmuşum dünyaya nöker
devam ediyorum kalsam da tek fert
evet...bu dünya dertlerini sıkıntılarını ağlamalarını ağıtlarını açlığını susuzluğunu uykusuzluğunu velhasıl mutsuzluğunu vicdan sahiplerinin sırtına yükleyiverir....mesuliyet hissin kaçmanı yan çizmeni öyle bir engeller ki, tonlarca yükün altında ezilsen bile bir kriko gibi gıdım gıdım kaldırmaya çalışırsın...
görenler duyanlar hiç de senin düşündüğünü gerçeği farketmezler,her güzelin ağmanını bulma yarışındadır bunların ağızları...buldukları olumsuz zanları paylaşmak için fırsat kollayıp işi gücü bırakıp kışın ayazında akşamın loşluğunda gücüklerde fısıltılarla ve arada gülüşerek gözlerini alaycı kırpışıyla kırpıp dudak ve yanaklarını türlü biçimsiz kılığa sokarak, evdeki çocuğun ağlama sesini duyana veya kocanın öfkeli çağrısını işidene dek sürdürürler...
ama ne güzel değil mi...gönüllü ve neşeli bir şekilde günahlarını paylaşmaları...ohhh der insan ne kadar çok hafifledim...ne olur dedikodu yapmaya devam edin...
17122018...2307
Ya akıl yok ya da akıllar köle
Şöyle haberlere bakayım dedim
Yalakalar zirvelerde gör hele
Ben engin denize akayım dedim
Bir övgü bir övgü kula sadece
Bir sövgü bir sövgü kula sadece
Vicdanlar kul olmuş pula sadece
Şöyle suratlara çakayım dedim
Bu gün beyaz dedi yarınsa kara
Doğru bulamazsın sözünde ara
Ülkemin kalbinde onulmaz yara
Şifa tabelası takayım dedim
Yemyeşildi ülkem şimdi kupkuru
Türkçem vardı benim hem de dupduru
Kahrolsun söndürdü umudu nuru
Durmayıp başına kakayım dedimm
Irmaklar kurudu fabrikalar yok
Tarım sıfırlandı ithalat pek çok
Halkım aç ve susuz yüreğinde ok
Hak rızası için sakayım dedim
Doğru dedim dokuz köyden kovdular
Bismillahla varım yoğum soydular
Memleketin altını tam oydular
Kimsin sen dediler şakayım dedim
Dini pazarladı ucuza sattı
Milleti aslanın ağzına attı
Karalık doldurup ampülü taktı
Şöyle güneşleri yakayım dedim
Bir yanda kibir var burda tevazu
Bir yanda saray var yoksulda avlu
Ondan yanda israf bizde tazarru
İslama bendolmuş vakayım dedim
12122018...2219...
zamanında güzeldir herşey
mesela zamanında yatıp zamanında kalkmalısın
yabraklarını güzün döküp mayısda çiçek açmalısın
zamanında güzeldir herşey
ama bir sera kursam kendime
zamana inat hatta o inantçıya inat
çöllerden esen hamsine
şöyle sıcacık bir barınak
hele zemheri de geçsin bir
cemreler düşsün suya
günler ne gösterecektir
inat dalar uykuya
sonra uyanırsın baharla
dinlersin gönül kıpırtılarını
hani şarkılar var ya
açarlar kapılarını
ve yeni bir dünya kurulur
dalgalı gönül durulur
karara mühür vurulur
zamanında güzeldir herşey
şimdi mesela gece saat dört
uykunun derininde olmalı insan
yaz olsaydı şöyle yürürdüm yaylalara
diyorum ki yorganıma ört hadi ört
boğulayım yine karanlıklara
sen yine beni şarkı söylemekte san...
10aralık2018...saat 0437...
Ey kaderim nasıl da iteledin nasıl da öteledin
Kah zemheriye bıraktın kah temmuz güneşine
Yedi göbek yabancı bilip gülerken yüze
Bana bitişik iken hiç kadrimi bilmedin
Çölde açan çiçeği gölde ki nilüferi
Akşamdaki zühreyi gecede ki ülkeri
Dizlerdeki dermanı gözlerde ki nur feri
Rakip bulup kendine şarkısını dinledin
Şimdi yalnızlık sarar köşelerde ayaklar
Koca şehir karanlık karanlık umut aklar
Uzaktaki şarkılar gönüle oyuncaklar
Bana da söyle diye özden gülümsemedin
Ve işte böyle hayat gülen yüze gülendir
Yokuşlara tırmanmaz hep de düze gelendir
Sandığının aksine tatlı söze ölendir
Ey kaderim bilmem ki bunu nasıl becerdin
Gündüzü ve geceyi sevgiyi zehirledin
1925...6Aralık2018...
açmadım biliyor musun göndermediğin selamı
öylece durmaktalar kapının gerisinde
ve gönlümün berisinde
duymaktayım içten gelen kelamı
dinledim ne der diye
sadece sorusu var...Niye böyle niye niye
bir cevap veremedim
belki de hayatı deremedim
şimdi ben de düşünmekteyim
ve kararsızlık ekmekteyim
şu çorak araziye
belki umut yeşerir yalnızlara hediye...
Rüzgarlara dayanmıştı şu kuruyan ağacım
sanki odunun yoktu vurup devirdin onu
gördüklerinde filizleri mutluydu
şimdi sönmeyecek bil pörsümeyecek acım...
4122018...saat 19 55...Konya
Hayat ırmağında akmaktayım ben
Duygusuz anlamsız bakmaktayım ben
Bazen şimşek gibi çakmaktayım ben
Sadece kendimi yakmaktayım ben
Ben de mutlu olup güleyim demem
Yanlışımı görmem sileyim demem
Açılan kollara geleyim demem
İşimi başıma kakmaktayım ben
Düşünce boş imiş dünya boş imiş
Çalışmak hoş imiş yatmak hoş imiş
Yaşamak koş imiş sevmek koş imiş
Fani madalyası takmaktayım ben
30.11.2018...08.08 konya
bugün reform yapayım dedim hayatımda
sildim sevdiklerimi ve sevenlerimi
konuşmak nafileymiş meğer
selamlar nafile telefonlar nafile
namazlar oruçlar bile nafile....
gücenmesin darılmasın kimse
belki herkes gereklidir dünyaya
kesin bildiğim tek şey var
benim aklım da bedenim de nafile
sevgime asla nafile demem
severim tanrının yarattıklarını
hele gülümseyenler canımı yesin
ve yıllarıma türkü yakanlar
hesabım yok konuşmamda ölçü koymaya
coşku halindeyken bilmem kendimi
sorumlusu ben değilim laflarımın
işte benim islami kültür mirasım
komik aslında saçma dediniz
ama şefaat bekledikleriniz hep söz sarhoşları
rasüle sözümüz olamaz asla
uyumsuzluğun adı ne güzel evliya
dedim ya reform yaptım hayatımda
sildim güzelleri güzellikleri
artık tek başıma ve sadece uyuyacağım
elbette israfil sura üfleyecek...
2306 olmuşya saat günlerden hala 31 ekim 2018...
sen beni yeniden yaratamazsın
ne silebilirsin çizgilerimi
ne bakışıma yön verebilirsin
ezgilerimi ben de değiştiremiyorum
barışmaya kararlıyım kendimle
kendim yazacağım kurallarımı
maratona yalnız çıkacağım
kendim sayacağım adımlarımı
sen beni yeniden yaratamazsın
yorma kendini Tanrı değilsin
iyi nedir zaten kimse bilmez ki
silebilemezsin gönül çilemi
yağmur bile yağmaz dileme ile
illaki coğrafya hüküm verecek
kutsal beldelere baksana hele
doğal çiçek de yok yare verecek
akan bir dereyim ayarım yoktur
düz arazilerde uyur akarım
dik kanyonlarda pek fenayım ben
her yanım yaralı pek de sakarım
bazen sözüm düşer kırağı gibi
bazen şimşek olur çakarım
bazen gözüm dolar bir hikayeyle
bazen pire için yorgan yakarım
bir huyum var ama çok beğenirim
kimseye kötülük elem dilemem
ne kimseyi üzer ne ağlatırım
küsen niçin küser inan bilemem
ben kendimi başka nasıl anlatsam
biraz da korkağım karar veremem
yıllarca dağlarda yalınız yatsam
bulutları döşek yapıp seremem
sen beni yeniden yaratamazsın
ya al şöyle beni başucuna koy
ya senden dileğim çok uzaklara
at diyeceğim ya sen atamazsın
şimdi gülümsedim sebebi yokken
mutluluğa giden yol bu galiba
yazıp çizmek güzel sıcak ve tokken
bunun için vardır bildim elifba
sen ne güzel iyi canansın cansın
sen yanma da varsın yananlar yansın
gönlü özgür bırak gönlünce ansın
sen beni yeniden yaratamazsın...
20.10.2018...saat2330...konya...mevlüt yanar
Bilemem nasıl kırarım ben insanları
İstemezken üzülmelerini
Bazen ellerim bazen dilim bir hata yapar
Ve uzaklaşırlar
Ne çok isterdim hatalarıma gülmelerini
Ve izlemeyi o anları...
2308 di saat ve günlerden ekimin sekizi pazartesi ...yıl ise göstermekte iki bin onsekizi...
Demek karların arasında karnı burnunda
Çeşmeden su taşımayı düşünmeyim
Demek fırından bozma evde
Çekirgeler eşliğinde
şarkı söylemeyim
Demek türbede koca sedirler altında
Elinde bebek resimliyi görmeyim
Demek kekik kuşburnu toplarken
Sana doğru gelmeyim
Veya çakıllı plajda yüzmeyim
Ve hele soğuk suların aktığı yerde
Akkirazdan yemeyim
Dalların arasından
Ruhumun aynasını
İzlemeyim
Demeyim tek kelime demek
Kendim düşüneyim kendim güleyim hüzünleneyim
Ve sadece doyunmak için yemek
Ey zühre yıldızı ey çolpan ey akşamın ışığı
Karanlık basmadan yolumu göster
Ey güzün serin meltemleri
Kulağıma bir ses getir uzaklardan
Gel desin git desin yaşa desin öl desin
İnsan unutunca ayları günleri
Neye yarar dünyayı sevsin sevmesin
04102018....2105
düşündüm de bilemedim
en çok neyi sevdiğini
bakışların derdi aslında
unutmuşum
kınadım şimdi kendimi
yazıklar olsun yazıklar
nasıl bilemem sevdiğin rengi
nasıl bilemem
ellerini bilirim ama
tutardık parmakları geçirerek
öpseydim keşke hergün ellerini
bilemedim hasret kalacağımı
............................................
gözlerini de bilirim ama
nasılda sevgi arardı
ahh tekrar bir bakabilseydi bu yana
ruhumu parçalardı....
myanar....3102018...2315...
|
|
|
GAM YÜKLERİ İLE YÜKÜMÜZ TUTTUK
Aşık ÖMERden
Gam yükleri ile yükümüz tuttuk
Hicran katarının kervanıyız biz
Feleğin ağusun aşında bulduk
Mihnet tekkesinin mihmanıyız biz
Hakikat yolunu tutmuş gideriz
Kemlik edenlere iy'lik ederiz
Hazret-i Hüda'nın emrin tutarız
Rah-ı hakikatın rehvanıyız biz
Ey Ömer aşk ile irfan yoluyuz
Serv-i tubaların servi dalıyız
Bizi sevenlerin biz de kuluyuz
Sevmiyenin şah ü hakanıyız biz
Bağrıma Ekin Tohum
Bağrıma ekin tohum
Yeşersin sakin ruhum
Milyonlarca yıl ben de
Yemyeşildim mutluydum
Canlılar gezdi tende
Sevgiliydim kutluydum
Bana ekseniz tohum
Gülümser temiz ruhuım
Ağaçlıydım ev oldum
Dallarım kuşa yuva
Sincaplara üst yoldum
Şen şakraktı dağ ova
Hasretim verin tohum
Murada ersin ruhum
Sel götürmesin beni
Sular şarkı söylesin
Yel üfürmesin emi
Çiçeklerle söyleşin
Bir kazma ve bir tohum
Sabırsız bekler ruhum
11.Şubat 2008
Mevlüt Yanar
Erişilmez
Bir erişilmeze duyulan özlem
Ruhları ateşte tava getirir
Dünya avucunda hükümdar olur
Belki mevlasına çabuk yetirir
Mevlüt Yanar
HADİM ADININ KÖKENİ
Hadim adını Keykubad’ın valisi Kamerüddin Hadim Bey den almıştır. (Büyük Sultan Alaaddin Keykubad Hadim Ermenek üzerinden Silifke’ye ordu yürütüp bölgeyi Ermenilerden temizleyince Kamerüddin Hadim Lala yı yöreye yönetici yapmış, onun başarılı yönetimi bahsedilen yerlerin Hadimeli olarak adlandırılmasını sağlamıştır.
Konuyla ilgili makalem Hadimin sesi gazetesinde 1994 te yayımlanmıştı. Bu konuda ipucu bilgileri Prof Osman Turan ın “Selçuklular Zamanında Türkiye” adlı eserinde bulunmaktadır.) Selçuklu sonrası Hadim İli Karaman Beyliğinin vatanı olunca İklim-i Karamanın bir parçası olmuş ve önemini yitirmiştir. Ancak idari birim olarak Merkezi bazen Pillonda (Taşkent-Pirlerkondu-Philedelfia…), bazen Hadim olmak üzere varlığını sürdürmüştür. 18.Yüzyılda Ebu Said Muhammed Hadimi’nin ülke çapında bilim ve tasavvuf adamı olarak ünlenmesi Hadim’i de Osmanlı Ülkesinde hatırı sayılır konuma yükseltmiştir. Zaman zaman Karaman ilçesine bağlanan Hadim 1926 da Hakettiği ilçelik ünvanını tekrar kazanmıştır.
http://www.gezlevi.com/2014/01/hadim-adinin-kokeni-hadim-nedir-nedemek/ |
|